31 AĞUSTOS BELGRAD-NOVİ SAD-BUDVA
Sabah erken kalkıp odadan çıkış yaptık. Belgrad’da kahvaltı yaparak güne başlamaya karar verdik. Apartmanın yakınında bulunan Roll bar adlı Cafe’de birer tavuklu sandviç ve birer macchiato içtik. Bunlarda sadece 450RSD tuttu.
Ayrıca hem Sırbistan hem Karadağ’da ne çeşit kahve içerseniz için yanında 1 bardak soğuk su ikram ediyorlar. Bu benim çok hoşuma gittiği için özellikle belirtmek istedim. Para değeri düşük olsa da bir suya
50Rsd vermek çok zor oldu benim için sanırım 50tl veriyormuşum gibi hissettiğim için zor oldu.🙈Kahvaltıdan sonra bir sonraki
durağımız olan Novi sad’a geçmek için otogara gittik. Şimdii burası önemli bir nokta çünkü otogar Türkiye’deki gibi değil. Ortak bir alanda tüm firmaların bileti satılıyor. Ve saatine göre alıyorsunuz yani firmayı değil gideceğiniz saati seçiyorsunuz. Şehir içi ulaşım kişi başı 750RSD tuttu, yolculuksa bir buçuk saat sürdü.
Novisad güzel bir şehir vaktiniz varsa burada zaman geçirebilirsiniz. Biz meydana giderken bir turist ofisi gördük – tatil süresince uğradığımız ofisler arasında en ilgilileri ve en iyileriydi. Karadağ’dakiler harita şurada deyip baştan savdılar pek ilgili yada kibar olduklarını söyleyemeyeceğim.- ve ordan edindiğimiz bilgilerle rotamızı belirledik. Sırt çantalarımız olduğu için çok sık mola vererek gezdik.
Meydan
da bir cafede çilekli limonata (185RSD)
içip ücretsiz wifi dan yararlandık.😈😈
Çok yorulup susadığım için fotoğrafını çekmeyi unutmuşum ondan azcık içmiş hali bu 🙈😂
Hedefimiz olan Petrovaradin
kalesine doğru ilerlerken görkemli bir kiliseyle karşılaştık.bu kilisenin adı Meryem.
Biz gittiğimizde kilisenin etrafında süslemeler ve önünde Pazar alanı gibi tezgahlar vardı. Etrafta da dolanan geleneksel kıyafetler giymiş insanlar.. tam o sırada pankartlardan birinde 16 years yazısını gördüm. Dedim ki heh bir şeyin 16. Yılı ve biz kutlamaya denk
geldik! Yaşasınnn!! Ben böyle kendi kendime sevinirken sevgili ablam gidip burada ne olduğunu sormuş ve film çekildiğini, her şeyin dekor olduğunu öğrenmiş. Bunun üzerine hızlıca uzaklaşıp yolumuza devam ettik.
Her yere yürüyerek gittiğimiz için birazcık şaftımız kaysa da gezinin keyfinin böyle çıktığını düşünüyorum. Kaleye tırmanırken yolda şemsiyeler gördük içlerine resimler koyup iki ev arasına asmışlardı.
Bu kalede güzel vakit geçirdik manzara görülmeye değerdi. hatta ben susayım resimler konuşsun😃
Bu pozda bakınca pek anlamlı gelmese de bizim gezi boyunca tekrarladığımız bir poz oldu. ileri ki yazılarda bunun bir çok örneğini göreceksiniz😂
Orada bulunan bir cafeye oturup manzaraya karşı yemek yiyelim dedik. Biz öyle dedik ama manzara olunca fiyat iki katı oluyormuş o yüzden usulca yemek menüsünü bırakıp kahve 3 latte ve ortaya 1 pasta aldık. Paramız anca buna yetti 😭😛 şaka şaka o kadar para vermeye
lüzum yok diye vazgeçtik. Normalde 600 dinara yiyebileceğiniz bir tabağa 2000 dinar verirseniz biraz kötü hissedebilirsiniz.
Burada da dinlendikten sonra bekle bizi Budva diyerek tabanvay ile otogara geçtik evet efendiler ayaklarımızdaki yaralar bundandır.😃 Novisad-Budva otobüs bileti için 25 euro ödedik. Ve akşam yemeğimiz için ayak üstü yemelik iki çeşit börek aldık. Porsiyonlar çok büyük o yüzden 1 dilim börek alıp 3’e böldürdük ve gayet doyurucu ve ucuza denk geldi.
Ve otobüs. JADRAN. JADRAN, JADRANN, OF Kİ NE OF! Bana kalırsa otobüs firmasının ne olduğunu sorun jadran’sa gitmeyin. Anlayacağınız üzere otobüsten nefret ettim. Çok eski tamam orasını biliyoruz zaten ama
insanlarda aşırı kaba. Koltuk aralığı zaten yok gibi birde önümdeki ablanın koltuğunu yatırmasıyla kucağıma yattı saçını okşadım masal filan anlattım diyemiyorum. Çünkü bildiğiniz koltuk savaşı verdik. O ve rahatına düşkünlüğü, ben ve kangren olma
riski taşıyan ayaklarım. Hadi bunu da bir yana koydum. Benim uzun
yolculukta en sevdiğim şeylerden biri muavin yaklaşır ve sorar içecek bir şey alır mıydınız? Ah canım ya nerde bu kibarlık! Adama koltuk numarası soruyoruz omuz silkiyor. Hani ölüyorum desem omuz silkip
yerine dönecek. E haliyle 13
saatlik yolda bir su verenimiz de olmadı kısacası eğer jadranla giderseniz
orası survivor, kendi başınasınız. Neyse şaka bir yana herkes durumu bildiğinden hazırlıklı gelmiş ama nasıl bir hazırlık. Yan tarafımda oturan çocuk kol boyunda bir
sandiviç almış yiyor. Güzel afiyet olsun ama koltuk aralığı dar demiştim ya sığamadığı için bana dönük olarak yiyor hani
kafasını döndürse bir ısırık alacağım mesefade sandivici. Aslında bunu yapıp hayatının şokunu yaşatabilirdim😈 ama nezaket seviyem buna müsaade etmedi.
Anlayacağınız üzere 13 saat süren havalandırmasız bir otobüs yolculuğundan sonra ölmüş ruhlarımızı arabadan indirip Budva‘ya merhaba dedik.😫
Diğer günler için takipte kalın 😉
BENEKLİ BAYKUŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder