Almanya’nın
oksijen seviyesi ile baya övünmüştüm. Şimdi size buna kanıt olarak
gösterebileceğim birkaç yer ve hoşuma giden birkaç değişik yapıyı anlatacağım.
Öncelikle Darmstadt’ın gülü Rosenhöhe’den bahsedeceğim Gül tepesi anlamına gelen bu bahçe çoğu gelin
ve damadın fotoğraf çekimi için tercih ettiği bir yer fotoğraflarda sebebini
anlayabilirsiniz. Yani Almanya’da da Türkiye’de olan şeyler olabiliyor.
Sokaklar bisikletli insanlarla doluyken taşıt ve tramvaylar bomboş bu yönüyle Türkiye’den
ayrılıyor hele ki sabah metrobüsü düşünürsek adeta cennet. Bir başka ayrılan
yönü ise geldiğimden beri -ki iki hafta oluyor- duymadığım korna sesleri… Bizde
10 saniye sonra yeşil yanacak bassana kardeşim diye çalınan korna sayısını
düşünürsek baya huzur dolu bir şey korna sesi duymamak. Neyse konudan
uzaklaşmayalım :D ne diyorduk Rosenhöhe heh!
Bahçeye
girmeden önce güzel büyük bir bir kapıdan geçtik. Sonrada yeşillikler arasında
bir süre yürüyüp haritadan nereye gideceğimize baktık.
Önce küçük
bir baharat bahçesine girdik adını bilmediğim birçok baharat vardı. Ufacık
olmasına rağmen peyzajına özen verilmiş. Almanların en çok bu özelliklerini sevdim
sanırım. Her şey için geçerli şehirlerde adeta bir düzen var. O kadar insan
arabaların yanından bisikletle geçiyor kimse de kimseye çarpmıyor. Çünkü herkes
kurallara uyuyor :D. Ben Türkiye de doğup büyüdüğüm için araba fobim var
korktuğum için maalesef ki bu güzide şehirde bisiklet turu atamıyorum ancak
olursa parklarda :D Fobiniz yoksa Darmstadt küçük bir şehir ve kalabalık değil
bu yüzden keyifli sürüşlere çok uygun.
Ve baharat
bahçesinin sağ tarafında o güzelim gül bahçesini görüyorsunuz. Adı gül bahçesi
ama bin bir çiçeği içinde barındırıyor. Buradan sonra az laf çok fotoğraf
prensibiyle ilerleyeceğim çünkü o güzelim çiçekleri görmenizi istiyorum. Ayrıca
yine söylemek istiyorum çok güzel bir peyzajı var. Aralara koydukları
heykellerle sanatsal olarak da bu bahçeye katkı yapmışlar.
Bu gül
bahçesi zamanında burada ki prens ve ailesinin yazlık olarak kullandığı bir
bahçeymiş. Ve öldüklerinde hepsi bu bahçeye gömülmüş. İçinde süslenmiş birçok
mezar ve anıt mezar var. Orası da gayet hoş düzenlenmişti.
Ve size bir
Rus kalesi göstereceğim. Adı kale olsa da aslında kilise ve çok ilginç çan
sesleri var. Bay da şatafatlı olduğunu
söylemem gerek tam bir Rus kilisesi diyebiliriz Altın varaklı bu kilisenin
önünde de havuza benzeyen ama dalış için biraz sığ kalan bir havuz var. Gayet
karakteri olan bir kilise.
Bu kilisenin
yanında 4 parmağa benzeyen değişik bir bina var ve bu bina evlendirme dairesi
gibi kullanılıyormuş. Küçücük bir heykelini de kapısının önüne koymuşlar sağ
olsunlar. Zaten bina eli çağrıştırdığı için benim çok hoşuma gitmişti. Hani bu
parmağa yüzük? dercesine erkekleri köşeye sıkıştıran bir kadın edası taşıyor.
Bazı erkekler için çok hoş bir mimari olmasa gerek :D
Burada
tarihi varlıklara çok önem veriliyor ve etrafta bolca tarihi bina yapı heykel
bulmak mümkün. Bu bina da eski bir yapıyken restore edilmiş ve korunuyor. Alt
tarafını da restoran yapmışlar. Güzel bir ortam olduğu su götürmez bir gerçek.
Sokakta gezerken
turist olduğum sırf bu eski binalar yüzünden çok anlaşılıyor. İki adımda bir
bina resmi ve heykel resmi çekiyorum.
Çünkü çok güzel yapılar var ve çok iyi
korumuşlar. Sanatsal olarak küçük ama güçlü bir şehir olduğunu düşünüyorum.
Eğer bir gün
yolunuz Almanya’ya düşerse sokaklarda gezmenizi öneririm. Böylece ilginç
yapılar keşfedebilirsiniz.Şimdiden keyifli keşifler :))
BENEKLİ BAYKUŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder